15 Aralık 2011 Perşembe

Nikah Şekeri Yerine Çiçek

Horozla evlenmemize sadece 10 gün kaldı.

Bir önceki yazımda tamamlanacak eksikleri yazmışım, şimdi bakıyorum her şey tamam.
Odamdaki eşyalarımı taşımam içimde bir burukluk yaratmadı değil. Tombiş babamda pek duygulandı, hatta şöyle oldu; eşyalarımı salonda hurçlanmış kırmızı kurdeleyle süslenmiş halde hazır gördüğünde, gece gelmişti geldiğini duydum ama karşılaşmamak için kalkmadım, abartmıyorum aralıksız bir saat ağladı. O ağladı ben ağladım... Niye ağladıysam :) Gözümde canlandı koskoca maaazi :)
Neyse, eşyalarım taşındı, yeni evimize yerleştirildi, eksikler tamamlandı. Gelinlik provası başladı, Damatlık, papyon, gömlek, çorap.. herşey tamam.. Düğünümüzün olacağı yere de babam, Horoz ve Recep amca gidip baktılar, masa düzeni nasıl olmalı, masalar kaç kişilik vs diye.

Nikah şekeri konusunda çok üzüldüm bi.. Çok sayıda olacağı için ekonomik de olsun, ıvır zıvır iş bu ben gideyim halledeyim diye düşünerek hareket etmiştim ve evde hazırlarız deyip Şarkhan'dan malzeme almıştım, sonuç beğenilmedi, beğenilmediği gibi bir sürü laf da işittim tabii:), "Olur mu hiç bu Fatoş, size yakışır mı bu Fatoş... Kafana göre iş yapıyosun, sordun mu danıştın mı"lar falan :).... Neyse sonunda herkesin içine sinen mis gibi bi hediye siparişi verdik müstakbel misafirlerimiz için şöyle; ,


3 ay bu minik saksıda durabiliyor bu çiçek, sonrasında da büyük bir saksıya alınması gerekiyor.. Alışveriş yaparken ilk verilen karar hep en güzel karar oluyor. Bu olayda da bunu tekrar anlamış oldum. İlk aklımıza düşen fikir; TEMA'ya ağaç diktirmek ve misafirlere sizin adınıza bir ağaç diktik yazılı bir kağıt vermekti. Ama sonra geleneksel babaanneler, anneanneler, yaşlılar bu fikirden hiç de hoşnut kalmaz ellerinde minik bi hediye olsun isterler dedik ve o fikirden uzaklaştık.. En son ortaya çıkan da bu işte.. Nikah Şekeri Yerine Çiçek.

Çok tatlı ama :) Çok sindi içime bu minik çiçek konusu....

Sipariş vermek isteyenler için tık..

28 Ekim 2011 Cuma

Öyle Yapmasaydın Ya! Böyle Yapsaydın Ya!

Diyelim ki X mağazasından kırmızı renkli bir kazak aldım. Birisi Y mağazasından alsaydın ya, yeşilini alsaydın ya, demiyor mu sinirlenim o an zıplıyor. Bu örnek çoğaltılabilir. Hatta bitmez...

Gereksiz konuşmalar, gereksiz bilmiş fikirler. Olmuş bitmiş bi şeyin üstüne konuşulması beni sinirlendiriyor.

Ben böyle yaptım. Olay gerçekleşti. Sus.
Nedir yani amacın, fikir vermek diyorsan; fikrini almak istesem baştan sorardım...

BIK!

27 Ekim 2011 Perşembe

Tatlı Bir Telaş

Nişan geldi geçti.
Bohça hazırlama, elbise, ayakkabı, çanta alma derken bir de baktım herşey olmuş bitmiş..
Şimdi düğün hazırlıkları.
Nikah davetiyesi, gelinlik, damatlık, nikah şekeri......

Tahminen 2012 Ağustos-en geç Eylül  ayında teslim edilecek evimize geçene kadar oturacağımız evi kiraladık.
Çok güzel çok...
Sıfır daire, eşyalı.. eşyalarıda sıfır...
Mis gibi...
Kendi evimize geçerken eşyalarımız hırpalanmasın diye, burda aldıklarımız oraya uyar mı ki diye diye tuttuk evimizi..
Şimdi nevresim, yatak örtüsü, mutfak eşyaları, banyo takımı, tül, bir iki halı, sehpa alınacak.
Cumartesi de temizlik şirketinden bir görevliyle gidip temizleteceğiz evi.
Soransında yerleşim...

Nikah günümüz belli: 25 Aralık 2011 Beyoğlu Evlendirme Dairesinde.
Düğün yerimizde belli: Rumeli Kavağında tatlı bi restaurant.. Eğlenceli, yemekli...

Bu çiçekler de nişanda misafirlerimizin her birine hediye ettiğimiz çiçekler :)



Horozumla günler güzel...

19 Ekim 2011 Çarşamba

Nişan :)


Horoz ve ben 15 Ekimde nişanlandık.. Ne kadar heyecanlı olduğumu nasıl anlatsam diye düşündüm de şöyle özetleyebilirim; sakinleştirici içtim.

4 Ekim 2011 Salı

Söz

2 Ekim 2011


Güzel bir akşamdı...
Çok ama çok heyecanlıydım.
Hala da öyleyim.. Yazamıyorum, cümleleri toparlayamıyorum. Sakinleşince yazabilicem sanırım...

27 Eylül 2011 Salı

sırf ben istiyorum diye ... bunu hissetmek iyi mi kötü mü bilemedim. iyi mi kötü mü diye düşünmekse huzursuz edici...
bu da böyle bir not...
bir hüznün var sevgilim...
gönderdiğin şarkıların melodisiyle içime oturan, seni sarıp sarmalayıp göğsümde saçlarını okşayarak uyutmak istediğim bir hüznün var.. içimde tüm şefkatimi versem hissini doğuran bir hüznün... böyle bir hüznün...

23 Eylül 2011 Cuma

Birlikte vakit geçirmekten keyif aldığın adamla evlenecek olmak fikri; güzel....

Ama şu evlilik merasimi hazırlıklarını birisi benim yerime yapsa ve beni davet etse.. Şu gün şurda diye.. Daha iyi olur :)

22 Eylül 2011 Perşembe

Yüklük

İspenç Tavuktan  marangoz arayan bir arkadaşına
Giden Mesaj1: Rahmi Usta Tel: 0530 222 22 22

Gelen Mesaj :
Kendime sağlam bir yüklük yaptırmak istiyorum.. Hayatın zaman içinde irili ufaklı serpiştirdiklerini, insanın kendi kendine sağdan soldan ordan burdan ondan bundan topladıklarını, sorumluluklarını, farkındalığın getirdiklerini, sonuna kadar açtığın kapıdan girenleri, sonuna kadar kapattığın kapıdan sızanları, hiç olmayacak hayallerin yalancı umudunu ve harf denen sembollerle ve hatta onların bir araya gelmesinden oluşan anlamlı cümlelerle bile anlatamayacak yükleri koyabileceğim... Yapabilir mi?

Giden mesaj2:
O yüklüğü, yaratan yapmış daha doğmadan.. İki yanına. Omuzlarına... Girişi sol yanına koymuş.. Daha iyisini yapabilecek bir usta daha yok.

Gelen Mesaj2:
Bir dost dedi ki bi imansız ölmekten bi de yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum... Yaradana sığındık koca bir insanlık..

Giden Mesaj3:
Keşke bazı şeyler madde olsaydı da katlayıp dolaba koyabilseydik...


Düşünceler geçer insanın nehir gibi akan ruhundan..
Ve sonra...
Tavuklar ve horozlar uyurlar... Hayatta kalma yaşama umuduyla, biten günün sayfasını çevirirler... Rüyaya dalarlar..

21 Eylül 2011 Çarşamba

Hayat Herşeyi Olması Gerektiği Noktaya Getirir.

Olay şöyle;

Horoz'un çalışma odasında duvara asmak için bir şeyler almıştık. Ama bir türlü duvarda nerde durması gerektiğine karar verememiştik. Oraya astık olmadı, buraya astık düştü.. derken geçen gün odasında bir baktım, oldukları yerde çok da uygun duruyorlar. Dedim ki:

-Ne güzel olmuş bunlar burda..

O da durdu dedi ki;
-Hayat herşeyi aslında olması gereken noktaya getiriyor. Evdeki bir eşyayı bile başlangıçta oraya mı koysam daha iyi buraya mı koysam daha iyi diye düşünürken bakmışsın enuygun yere gelmiş..

Böyle işte..
Ne demişti; OLAYLAR DEĞİL OLGULAR ÖNEMLİ...

19 Eylül 2011 Pazartesi

Horoz ve ben 1 Ekim 2011 tarihinde sözleniyoruz.
15 Ekimde de nişanlanıyoruz.
Şubat-Mart evlilik..

Hazırlıklar nasıl yapılır. Nerelerden ne almak gerekir...Ne yapmam gerekir. Nişan evde mi olacak dışarda mı olacak?  Nikah gününü ne zaman almalıyız. Heyecanlı ve ne yapacağını bilmez hissediyroum kendimi. Sanırım yapacaklarımı yazmalı ve sırasıyla yapmalıyım...

Sevgilimi seviyorum :)

31 Temmuz 2011 Pazar

Türkler Bir Yerlere Gitmişler Galiba :)

Horozun abisine gittik bugün öğleden sonra. Üç katlı bahçeli güzel bir evde oturuyorlar. Bahçesinde mangal yapıldı. Sohbet edildi.. Orda horozun Mehmet Abisiyle de tanıştım,  güldüm ona. Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçerken trafik yokmuş. Ama o bunu şöyle söyledi:
-Türkler bi yerlere gitmişler galiba, yollar boştu. :)

Bir de Sadri Abi var (hani bugün evine gittiğimiz).. ve ona karşı içimde sebebi üzerinde pek düşünmediğim bir sevgi.

Böyle işte..

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Çıralı'da ...

Çıralı'ya gittik biz..

18/06/2011 Varan Turizm'in 22:00 otobüsüyle 47-48 numaralı koltuklarımıza oturup..
Aaa filmde izleyebiliyoruz diye kendimizi avutup :)  Horoz için tek başına araba kullanmak zor olurdu. Otobüs yolculuğu daha iyi olur diye düşündük ama elbete ki arabanın konforunu aradı, ben halimden pek de şikayetçi değildim.. Nasıl şikayet edeyim ki, iki koltuk neredeyse benimken, horozun omzuna hatta kucağına başımı koyup yatarken.... Horoz'uma sarıldım hep.. Aralarda uyana uyana nerdeyiz şimdi diye sora sora vardık Kemer'e..  Ordan da hoooop Çıralı..

Çıralı'yı anlatmak gerekirse, hırpalanmamış, koruma altında olan bir yer. Bol bol ağaç.. Bol bol sakinlik.. Terrrrrtemiz bir deniz.. Sakin. Yol kenarlarında portakal ve limon ağaçları.. Şehirden uzak.  Dinlenmek, tatildeyken yorulmamak isteyenler için gidilebilecek belki de en güzel yerlerden biri..
Biz Oleander Pansiyon'da kaldık.. Her öğün nar suyu içtim ben.. Kendileri yapıyorlarmış.. Sadece bir gün balık yemedik. Horozumun ısrarlarıyla balıkların en çoğunu da ben yedim. Bak burası çok güzel, bunu sen yiceksin, rica ederim, lütfen ... derken derken Horoz nerdeyse kendisi yemiyecekti.. Canım Horoz!!!

Bungalowda kaldık.. Odada her yer ahşaptı.. Cilasız zemine basmak güzeldi..
Bir yatak örtüsü vardı, nasıl bir detarjanla yıkandıysa artık, dikenli gibiydi, örteceksin üzerine ve hareket etmiceksin.. der gibi.. Adını katil koyduk.. Hehe...

İkinci gece Horoz'u uyandırdım, bacaklarım kaşınıyoooo ühüüüü sivrisinekleri öldüüür diyerek. E tabiiki sivri sinekten sebep kaşınmıyormuşum, güneştenmiş. :) Canım horoz tüm nazımı çeker...

Tekne turuna çıktık.. Sazak Koyu, Ceneviz Koyu bir kaç koy daha şimdi aklımda değil isimleri, büyülendim resmen, hani birisi fotoğrafını gösterse, fotoshop var bunda, kesin renkleriyle oynamışlar derdim.. Öyle güzeldi ki.. Massmavi, yemmmyeşil... Dupduru bir deniz.. Dağların hemen dibinde...

Bol bol yüzdük elbette ki Güneşin rahatsız etmediği saatlerde..

Her sabah süper kahvaltı yaptık..

Giderken çok eşya almicam demiştim, ama yine gereksiz bir sürü şey almışım yanıma... Ah Horozum onları da taşıdı... Metro-Otogar arası...

Dönüş mü..
Dönüş 18.30 Kemer Antalya Varan 9-10 numara...
Çok film hareketler bunlar filminin 25. dakikası uyumaya başlayarak :) Hatırda sivrisinek sahnesi kaldı, Ziyolar :)

16 Haziran 2011 Perşembe

Ailelerle Tanışma

Geçtiğimiz iki hafta sonu sevgilimin ailesiyle tanışmıştım. Dün akşamda sevgilim bize geldi.
Adaş olan, hayatımda sevdiğim iki adam karşımdalardı. Bir ona sevgiyle baktım bir ona.. Mutlu oldum.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Şu Dünyadaki En Mutlu Kişi Mutluluk Verendir.

Horozumla hayalini kurup durduğumuz tatile bu hafta sonu gidiyoruz.. Çıralı'ya. Hani hırpalanmamış, sakin, denizi temiz, portakal bahçeleri olan, kuş sesleriyle uyanılan Çıralı varmış ya, oraya.. Sevgilimin en sevdiği yere.

İstediğimiz saatte uyumaya, istediğimiz saatte uyanmaya, tekne turu yapmaya, Olimpos'u görmeye, hamakta şekerleme yapmaya, portakal bahçelerinde gezmeye, el ele dolaşmaya, sımsıkı sarılmaya, "bu saatler sıcak olur başımıza güneş geçmesin çıkmayalım" demeye, "şapkanı takmayı unuttuuuuun" demeye, "çok açılma!" diye uyarmaya :),  birlikte bir hafta geçirmeye gidiyoruz, dinlenmeye gidiyoruz...


Bir mutluluk bir yaşam sevincidir aldı başını gidiyor bugün!

Şafak dört kıçını ört :)

7 Haziran 2011 Salı

İzinsiz Giden La Sesi

Hayatın tam ortasına girmek duyulan la sesinin bir kaç tekrarını beklemek kadar kolay mı?

Bu mu?



Tavuk.

4 Haziran 2011 Cumartesi

Haramidere'ye Pikniğe

Bugün pikniğe gittik... Ben Horoz ve  Horozun minik cücüğü...

Pikniğe gidilir de mangal yapılmaz mı! Yaptık tabiiki... Tek kullanımlık mangal varmış ondan aldık.. Haramidere'de güzel büyük bir ağacın dibinde serdik kilimimizi.. Uzandık... Oh!! Kuş sesleri... Oksijen...
Orada saatlerce durabilirdim. Uzanabilirdim, kitap okuyabilirdim, uyuyabilirdim...

Elbette bir tek çöp bile bırakmadan ayrıldık ordan.

Piknik dönüşü bir yorgunluk olur işte o yorgunluğu severim....

Horoz ve tavuğun piknikteyken birlikte çekilmiş fotoğrafını görmek için TIK

Tavuk

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Evim Evim Güzel Evim...



İşte bu ev! Yani bu kümeste yaşayacak tavuk_horoz ve civcivleri... Bu evin salonunda kahkalar atacaklar.. Bu evin mutfak masasında günün kritiğini yapacaklar.. Bu evin banyosunda rahatlayacaklar.. Bu evin yataklarında yorgunlarını atacaklar.. Bu evin odalarında misafirlerini ağırlayacaklar.. Bu evin balkonunda keyifle kahvelerini içecekler.. Bu evde yaşayacaklar... Huzur bulacaklar...

Ekim 2012de bu eve taşınacaklar.

Tavuk ve Horoz'un evlerinde çok eşya olmayacak. Yürürken ayaklarına takılmayacak sehpalar, mobilyalar...

Eşyalarını kızlarına damat seçer gibi seçecekler, özenle :)

5 Mayıs 2011 Perşembe

Canım... Aşkım.. Bitanem.. dediğinde sen, heyecanlanıyorum...

Bugün bir melodram..

29 Nisan 2011 Cuma

Barınak'ta Bir Tavuk ve Bir Horoz

24 Nisan günü Horoz ve Tavuk birlikte ilk kez vakit geçirdikleri yere gittiler. Tavuk evden çıkarken evlerinin yakınındaki bir kebapçıya gideriz diye düşündü ama Horoz bir söz vermişti ve unutmamıştı
-Ne kebapçısı Barınak'a gidelim dedi.

Tavuk yol boyunca sevinçten uçtu uçtu. Tavuklar uçmaz derler, o kanatlar boşuna mı, bal gibi de uçar...
Horozunu öptü, sevdi.
Mutlu oldu.
Tavuk mutluydu...

6 Nisan 2011 Çarşamba

Günde 3-4 Sigara, Daha Fazla Değil

“Bugün, köylü kızlarla vakit geçirebilsem keşke diye düşündüm;  anlatsalar işte aldıkları 300 lirayla ne kadar mutlu olduklarını, çeyiz hazırlıklarını; oya yapıp ütüleyerek katladıkları tülbentleri gösterseler hevesle, kaynanalarıyla - görümceleriyle çekişmelerini anlatsalar umursamasalar ama, amaaaan deseler. Küçük şeylerle mutlu oluşlarını görsem... İşte ne bileyim.. Küçük hayatların hikayelerini dinleyesim var bugün. “ dedi  Tavuk…
Ve sessizce işini yapmaya devam etti… Gidemedi… Kim bilir ne zaman giderim, yeşil çizgili çarşaflarda yün döşeklerde yatar, aydınlık bi odada uyanırım diye… düşündü… ve bir sigara içti…

Tavuk günde 3-4 sigara içer..

4 Nisan 2011 Pazartesi

İstediğimiz şeyleri elde edince değerini kaybetmesin olur mu... Yine bak gözlerime sevgiyle.. Yine, birlikte uyandığımızda mutlu olalım..

Tavuk.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Bir Tavuk Kilo Vermekten Korkunca

Söz konusu tavuk nasıl bir tavuksa biraz balık etlidir ve bir gün balık etini seven Horozuna derki;
-Üç-dört kilo vermişim.
-İyi, ne güzel.
-Ama ben korkuyorum, zayıflamaya devam edersem de beni beğenmezsin diye çünkü; sen beni balık balık sevmiştin çokda beğeniyodun :(
-Yok Tavuğum, benim beğenmediğim hale gelene kadar senin on kilon var. der.

Tavuğun yüzündeki o tavuksu hali varın siz düşünün. :) Bık.

Tavuk.

1 Nisan 2011 Cuma

Tavuk acıktığında sinirlenir. O yüzden acıktığında bıklarsa kafanıza takmayınız.

Ve Horoz Traş Olur

Horoz programlıdır.
  • 15 günde bir saç traşı ve her sabah sakal traşı olur.
  • Saç traşı 3 numaradır.
  • Her gün duş alır.
  • Kullandığı ilaç varsa her gün aynı saatte alır.
  • Ajandasındaki listelenmiş işler mutlaka tamamlanır. İşlerini yarım bırakmaz.
Ve elbette Horoz düzenli ve temizdir. Bu özellikler Horoz cinsinin hepsine özgü değildir.

29 Mart 2011 Salı

Koç Burcu Bir Horoz'a Bir Şiir Okursanız

Koç burcu bir Horoz'a bir şairin bir şiirini okursanız ona ithafen okusanız da;
-Kime yazmış bu şiiri der.
Mesela Yıldız Kenteri'in şiiri dersiniz, okursunuz,
-Kime yazmış, Şükran Güngör'e mi yazmış? diyebilir. Onları da öyle kabul etmek gerekir...

28 Mart 2011 Pazartesi

Gıdaklama

Tavuk 22 Martta gıdakladı...

Kümeste Bir Tavuk Ve bir Horoz

Evdeki işlerini bitiren Tavuk, duşunu alır, hazırlanır Horozunun evine gitmek üzere yola çıkar, biraz trafiğe takılsada çabucak Horozunun kümesine varır, Horozu kapıyı açtığında dişlerini fırçalıyor olduğundan selam verir ve banyodaki işini tamamlar, Tavuk Horozunun kümesine gelmiş olmanın o sessizliğin verdiği ve sevdiğinin yanında olmanın mutluluğunu hisseder içinde sarılırlar, sonra Tavuk biraz şımarır, Horozunu öper de öper, tepesine çıkar e Horoz boş durur mu durmaz tabii..

Bir ara birbirlerine sarılarak uyurlar; sessiz, herkesten uzak ve huzurlu evlerinde. Uyanınca da öpüşür koklaşırlar, zaten ne tavuk bıkar Horozunu öpmekten ne Horoz bıkar Tavuğuna sarılmaktan....

Karınları acıkınca Kayseri ateşi siparişi verirler, Kayseri ateşi dediysek pizza yani.. Afiyetle yerler, tv izlerler, çay içerler, sohbet ederler.. Sonra öpüşür koklaşır ayrılırlar.

Yağmur yağıyordur ve Horoz kulağa bir kaç küpe hediye eder, fren mesafesi uzar dikkatli ol Tavuğum benim der, görüş açıklığı önemli, camların buğusuna, aynaların netliğine dikkat et ve yavaş yavaş git, vardığında da beni mutlaka ara der, varana kadar sabredemez ama, Tavuğunu merak eder...

Ve Bir Horoz Dünyaya Gelir

Canım Horozum, bitanem doğmuş bugün.. 
Duyduğum en güzel ses horozumun sesi, aldığım en güzel koku horozumun kokusu, en güzel el horozumun elleri, en sıcak yer horozumun yanı..

Seni çok seviyorum Horozcuğum.

23/03/2011
İstanbul

Tavuğun.

22 Mart 2011 Salı

Rüya görmeyen ilkel bir tavuk olmak istiyorum sadece..

Bastırılmış duygusu bulunmayan, hayatı yedeklemeden yaşayan bir tavuk..

17 Mart 2011 Perşembe

E sen Zaten Biliyordun Böyle Olacağını

Durumları-sebepleri-ve sonuçlarını öngörmemize rağmen bazen üzülürüz, "e sen zaten durumun böyle olacağını biliyordun..." denmesi durumdan daha üzücü olmaz ama üzücüdür. Çünkü insan bazen de sadece anlatmak ister ve sadece dinlenilmek.. O yüzden tavuk kimseye:

-E sen zaten biliyodun böyle olacağını... demez, sadece dinler....

Tavuk.

16 Mart 2011 Çarşamba

Bugün sessiz kalmak istiyorum... Öyle Polyannacılık falan oynamadan bir gün geçirmek istiyorum. Kilometrelerce yürümek istiyorum. Sonra bir bankta oturup dinlenmek. Kimseyle konuşmadan. Kimseye bakmadan...


Bahar geliyomuş, bana ne....

Tavuk.

1 Mart 2011 Salı

Chicken In Court

Evlerine giden yol çabuk bitince Tavuk kendini daha iyi hisseder.. Az sonra Horoz'u gelecektir, özlediği ve çok sevdiği adama sarılabilecektir; sımsıcak kollarının arasında olabilecektir; tatlı yüzünü öpebilecektir...

Geçen gece yatağında ağlayan Tavuk dün gece mutlu uyumuştur... Uykuya mutlu bir dalış yapmış ve neşeli uyanmıştır...

28 Şubat 2011 Pazartesi

Horoz Gülümsemezse

Horoz üzüldüğünde Tavuğunu üzer....
Tavuk üzülünce uyuyamaz... Yemek yiyemez... Kahvaltı yapmaz..... Yemez içmez...
Horozu gülümseyince karnının acıktığını, kursağına akşamdan beri bir şey göndermediğini fark eder. Yaşamsal faaliyetlerine geri döner...

Tavuk Horozunu çok sever...
Yeni traş olmuş Horozunun kısacık saçlarını öper...

25 Şubat 2011 Cuma

Horozumu Kaçırdılar

Horozla Tavuk sabah uyanırlar, işe gideceklerdir. Tavuk, bu kümesten işe ilk kez gidecektir ve dolayısıyla
"Hangi yolda gidicez, nerden dönücez..." diye sormaya başlar.. Zaten yol kaybetme korkusu vardır.
Horozunu takip etmeye karar verir fakat hain Horoz alel acele yolu tarif ederken ben 50km hızla gidemem diyerek evden çıkar. Yani, Horoz kaçar....

Horozun acele edişine evden apar topar çıkışına, hızla çıkayım bana yetişemesin diye içten içe düşünmesine, tavırlarına, çabucak öpüp evden çıkmasına Tavuk güler... Tavuk Horozun peşine takılırken acele eden kendi haline de güler..

Gıdaklama

Ve tavuk gıdaklar....

22 Şubat 2011 Salı

İstanbulda Bir Tavuğun Pazar Günü

Haftanın 5 tam ve 1 yarım gününü çalışarak geçiren Tavuk ve Horoz bir pazar gunünün tadını dinlenerek birbirlerinin kanatları altında geçirirler. Sabah gözünü açtığında başucunda Tavuğunu gören Horoz öyle sıcak öyle tatlı sarılırki Tavuğun içi ısınır... Sokulur sevgilisin yanına ve sıcak sıcak yumuşak yumuşak uyuyarak sakin bir pazar gününün tadını çıkarmaya başlarlar...  Yataklarından çıktıklarında evleri sıcacıktır... Horoz duş alırken Tavuk kahvaltı hazırlar... Gün boyu birbirlerine sarılırlar, tv izlerler güler konuşurlar. Tavuk bir ara ütü yapar; gömlekler onun için kolaydır da pantolonlarla arası pek iyi değildir.. Horozuda pantolonları ütülerken ona yardım eder...
Aksam yemeklerinde Ege cuprasi buharda pişmiş sebzeler ve bolca salata yiyeceklerdir.

18 Şubat 2011 Cuma

İstanbulda Bir Tavuk

Yeterince kuluçkada bekleyen civciv 13 Haziran 1984'te İstanbul - İstinye Devlet Hastanesi'nde yumurtadan çıkar. Aslında çıkmaz çıkarırlar. İnatçılığı daha hayata gözlerini açtığı, çipil çipil baktığı gün onunla olan bu civciv biraz İstanbullu biraz Bafralıdır. İstanbullu tavuklardan öğrendiği şeyler kadar Anadolunun tavuklarından öğrendiği şeylerde vardır. 



Tam bir tavuktur, sinirlenince:

-Bık! Bık Bık! BIK BIK BIK BIK! Peki tamam Bık! der.

Her gün yemini kazanmak için işe gider ve kümesine döner. Altın yumurtlamaz ama yumurtlar, hoş yumurtlamaya başlayalı henüz 2 yıl bile olmamıştır. ...



Horozunu sever, kıskançtır, başka tavuklar horozunun yanına yaklaştığında; bahçelerine izinsiz ziyarete geldiklerinde kafasını uzatır, sert sert bakar, emin ama yavaş adımlarla yanlarına gider ve tabiiki kovalar :) Kanatlarını da bir güzel havalandırır sonra. Arada ferahlamaya ihtiyacı vardır....