8 Temmuz 2013 Pazartesi

bazen içimde koca bir kaybetme korkusu, ama bu terk edilme duygusu değil.
bazen içimde koca bir "kenana birşey olursa korkusu...""
olmasın.. ona bir şey olmasın...

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Hamilelikte 32. Hafta

Karnım ne zaman büyüyecek?
Hareketlerini ne zaman hissederim?
Mide bulantılarım ne zaman geçecek?
..... derken 32. hafta bitti. Karnım kocaman oldu bile. Geceleri uykum çok bölünüyor; yan yatsam yastık karnımın altından kaysa sanki karnım yere düşecek :) sırt üstü yatsam karnım ağzıma gelecek gibi nefessiz kaldım hissi :) ay çok sıcak! ay çok terledim! derken sinirleniyorum.

Yeşil sahalara ara vermek üzere bu hafta işten ayrılıyorum. Çalışmak artık zor ama çalışmamak da zor. 10 gündür evdeydim ve çok sıkıldım. Ocak ayında taşındığımız sitede arkadaşım henüz yok. Evde iş yap, tv izle... yat, biraz kitap oku bu faaliyetler yetmiyor bana. Arkadaş lazım, iki çift laf etmek lazımi faaliyet lazım, kurs lazım... İnsan lazım bana ühüüü!

4 Haziran 2013 Salı

Hamilelikte 29. Hafta

Şuana dek geçirdiğim en güzel hamilelik haftasıydı.
Sakin, morali yüksek, bel ağrısız, mide bulantısız, kusmasız...
Dinlenişlerimin de etkisi var sanırım.

Hafta sonu evimizde misler gibi geçti.


Cumartesi günü tombişim (babam) ve Nurgül Ablam geldiler. Kardeşim de İstanbul'daydı ancak Gezi Parkı protestolarına katıldığından gelmedi. Babamın da bundan mütevellit morali bozuktu, ya gözünden vurulursa, ya kulağı parçalanırsa, ya yakınlarında bir terörist varsa bu da yakınlarındaysa bizimki de göz altına alınırsa... Uuuuuuuuh uuuuuuh ne senaryolar ne senaryolar. Sanırım bu tip konulardaki kaygılarını anne olduğumda daha iyi anlayacağım.






İş çıkışı eve geldik ve sevgili kocam Kenan, evimizi süpürdüüüüü, sildiiiiii, Azra kuşumun da gönlünü yaptı, onunla birlikte havuza indi. Bende onları balkondan izleyebildim onlarla birlikte havuza inemedim, çünkü güneşte 10-15 dakikadan fazla durduğumda resmen elim ayağım titriyor halsizlikten düşecek gibi hissediyorum. Onlara havuz kenarında katılma sürem hazırladığım sandviçleri bitirmeleri kadar; o kadarcık yani.





Nurgül Ablam yemek yaptı, kuruyan ve ütülenmeyi bekleyen çamaşırlarımı ütülerken bende etrafta toplanacak yerine kaldırılacak çamaşırlar eşyalar vs vardı onları yerleştirdim, arada Nurgül Ablamın,
-Fattooooooşşş!!! Yatsanaaa! Dinlenseneee! Ben yaparım! uyarılarıyla. E ama birisi yanımda iş yaparken ben vicdan azabı duyuyorum, gönül rahatlığıyla yatamıyorum. :(



Sonra bi 5 çayı demledim; yanında peynir,zeytin, minik poğaçalar, domates, balkondan koparılmış maydonoz. Misss!

Akşam menüsünde köfte! Köfteyi gündüz yoğurup dinlenmeye bırakmıştım, Kenan da şekillerini verdi, eliyle kıymayı yayıp küçük su bardaklarıyla kurabiye kalıbı kullanır gibi köftelere şekil verdi, e standart olmalıymış, bizim yaptığımız köfteler o anki moralimize göreymiş. Babam bişey dermiş Nurgül ablamın hoşuna giderseo köfte büyük olurmuş, KEnan bişey dermiş ben kızarsam o köfte küçük olurmuş:) hahaha! güldürüyo bu adam beni!  Neyse, fırında bi güzel pişirdik. Mmmmm! Çok güzel oldu.

Akşamında çay demleme, sohbet, balkonda kahve keyfi yapma isteği ama sivri sineklerden yapamayıp içeri geri dönme derken bitiverdi cumartesi ve babamlar gitti, Azra kuşum uyudu.. Bizde uyuduk...

Pazar gününüysee sessiiiiiz sakiiiiiiiin huzurluuuuuuu  evimizde geçirdik.

Ailemi seviyorum!

28 Mayıs 2013 Salı

Gilaboru Deneyimi,Hamilelikte Yaşanan Sıkıntılardan Biri; Böbrekte Kum


Hamileliğinin 28. haftasındayım, 18 Mayıs Cumartesi  günü karnımın ağrısından doğrulamadığım bir gündü..
Cuma günü başlayan sancılarımı; idrara çıkarken yaşadığım sıkıntıyı şimdi hatırlamak bile istemiyorum. Normalde hastalıklar karşısında ilaç almadan olabildiğince savaşmak taraftarıyım ki hamilelikte zaten ilaç kullanmak zaruret halleri dışında yasak; durum böyle olunca doktora gitmeden sabredebileceğim noktaya kadar bekledim ancak dayanılmaz hale gelince ki Kenan defalarca doktora götüreyim? diye başıma geldi sağolsun :) 
_dayanamıyorum, gidelim doktora dedim ve hastaneye gidiş tahlil, nst, hastaneye yatış, serum takılması, antibiyotik kullanım süreci derken bugüne geldim.
Taş düşürmüş olabilirmişim, kum döküyor olabilirmişim .... 
Şimdi antibiyotik kullanmaya devam ediyorum, bunun yanı sıra doktorun defaatle tekrarladığı şuydu; 
GÜNDE en az 2.5 litre su içerek kumu vücudundan uzaklaştıracaksın. 

Bildiğimiz şeyleri uygulamıyorsak nerde kaldı bizim "insan"lığımız...

Kenan, canım kocam,  hastalandığım zamanlarda da sağlığımda bir sorun olmadığında da ihtiyaçlarıma karşı duyarlıdır. Yine öyle duyarlı davrandı; hastalığımla ilgili ne yapılması gerekir, nelere dikkat etmeliyim, ne yemeli ne içmeli öğrenip bana bildirdi. Ayrıca, Gilaboru diye Kayseri'de yetişen bir bitki varmış, internetten vermiş siparişi getirtmiş akşam da bir güzel suyunu içirdi bana...  Tertemiz, genetiğine dokunulmamış, Allah'ın yarattığı orijinalliğini koruyan, tipi de çok güzel olan bir meyve. Daha geniş bilgi için tık :)


Gilaborunun faydaları şöyleymiş;


• Kramplara kas gerginliklerine iyi geliyormuş.Hamilelik sürecinde erken doğumu da engelliyormuş bu bitki.  
• İdrar yollarını temizliyor taş varsa taşı eritiyor kum varsa döktürüyor...
• Ödemi atmaya , yüksek üreyi düşürrmeye yardımcıymış.
• Safra taşlarını erimesine faydalıymış, karaciğeri desteklermiş.
• Prostat rahatsızlığına iyi gelirmiş


Her gün içirecekmiş bana suyunu sıkıp sıkıp! 
Bu meyvenin ve meyve suyunun tadını ben çok sevdim...

Bu arada 26. Hafta kontrole gittiğimde bebeğimiz 1080 gramdı :) yaramaz :) içimde kıpır kıpır edip duruyor, hareketleri artık dışarıdan belli oluyor. çok merak ediyorum onu.

İsim konusunda hala kararsızım.

Güneş, Gözde, Duru, Işık, Işıl..... Bakalım ne olacak...

4 Nisan 2013 Perşembe

içime fenalıklar geliyor bebek bakımı konusunu abartıp mırcık mırcık inceleyen kadınlar yüzünden. 

bebeğimizin yiyeceği elmayı seramik bıçakla kesecekmişiz, seramik bıçak sebze-meyvelerin besin değerini kaybettirmezmiş.


uffffffff. 


iyi anne olucam! en iyisi olucam!!! derken detaylarda boğulmuş, yeryüzünde çocuk bakımından başka / çocuk bakımı gibi önemli  başka hiç bir konu yokmuş gibi yaşayan kadınlardan baygınlık geçiricem yeminle.


çocuklarını apartman dairelerinde topraktan uzak büyütür, hormonlu çileklerle besler, alışveriş merkezlerinde dolaştırır, taaaaaaa tepeye çıkarır şımartır .. hastalanan bebekleri için antibiyotik yazmayan doktora "bizimle" ilgilenmedi iyi değil bu doktor der başka başka doktorlara ulaşır antibiyotik yazdırır, marketlerin rengarenk raflarından danoneler taşır mini mini birler çalışkan ikilerimizi sevindirirler. iki üç kadın bir araya gelince de "geçen gün yoğurt mayaladım; ben hiç hazır yoğurt yedirmem şekerim" diye hava atarlar. bu ne yaman çelişki anne!