31 Temmuz 2011 Pazar

Türkler Bir Yerlere Gitmişler Galiba :)

Horozun abisine gittik bugün öğleden sonra. Üç katlı bahçeli güzel bir evde oturuyorlar. Bahçesinde mangal yapıldı. Sohbet edildi.. Orda horozun Mehmet Abisiyle de tanıştım,  güldüm ona. Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçerken trafik yokmuş. Ama o bunu şöyle söyledi:
-Türkler bi yerlere gitmişler galiba, yollar boştu. :)

Bir de Sadri Abi var (hani bugün evine gittiğimiz).. ve ona karşı içimde sebebi üzerinde pek düşünmediğim bir sevgi.

Böyle işte..

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Çıralı'da ...

Çıralı'ya gittik biz..

18/06/2011 Varan Turizm'in 22:00 otobüsüyle 47-48 numaralı koltuklarımıza oturup..
Aaa filmde izleyebiliyoruz diye kendimizi avutup :)  Horoz için tek başına araba kullanmak zor olurdu. Otobüs yolculuğu daha iyi olur diye düşündük ama elbete ki arabanın konforunu aradı, ben halimden pek de şikayetçi değildim.. Nasıl şikayet edeyim ki, iki koltuk neredeyse benimken, horozun omzuna hatta kucağına başımı koyup yatarken.... Horoz'uma sarıldım hep.. Aralarda uyana uyana nerdeyiz şimdi diye sora sora vardık Kemer'e..  Ordan da hoooop Çıralı..

Çıralı'yı anlatmak gerekirse, hırpalanmamış, koruma altında olan bir yer. Bol bol ağaç.. Bol bol sakinlik.. Terrrrrtemiz bir deniz.. Sakin. Yol kenarlarında portakal ve limon ağaçları.. Şehirden uzak.  Dinlenmek, tatildeyken yorulmamak isteyenler için gidilebilecek belki de en güzel yerlerden biri..
Biz Oleander Pansiyon'da kaldık.. Her öğün nar suyu içtim ben.. Kendileri yapıyorlarmış.. Sadece bir gün balık yemedik. Horozumun ısrarlarıyla balıkların en çoğunu da ben yedim. Bak burası çok güzel, bunu sen yiceksin, rica ederim, lütfen ... derken derken Horoz nerdeyse kendisi yemiyecekti.. Canım Horoz!!!

Bungalowda kaldık.. Odada her yer ahşaptı.. Cilasız zemine basmak güzeldi..
Bir yatak örtüsü vardı, nasıl bir detarjanla yıkandıysa artık, dikenli gibiydi, örteceksin üzerine ve hareket etmiceksin.. der gibi.. Adını katil koyduk.. Hehe...

İkinci gece Horoz'u uyandırdım, bacaklarım kaşınıyoooo ühüüüü sivrisinekleri öldüüür diyerek. E tabiiki sivri sinekten sebep kaşınmıyormuşum, güneştenmiş. :) Canım horoz tüm nazımı çeker...

Tekne turuna çıktık.. Sazak Koyu, Ceneviz Koyu bir kaç koy daha şimdi aklımda değil isimleri, büyülendim resmen, hani birisi fotoğrafını gösterse, fotoshop var bunda, kesin renkleriyle oynamışlar derdim.. Öyle güzeldi ki.. Massmavi, yemmmyeşil... Dupduru bir deniz.. Dağların hemen dibinde...

Bol bol yüzdük elbette ki Güneşin rahatsız etmediği saatlerde..

Her sabah süper kahvaltı yaptık..

Giderken çok eşya almicam demiştim, ama yine gereksiz bir sürü şey almışım yanıma... Ah Horozum onları da taşıdı... Metro-Otogar arası...

Dönüş mü..
Dönüş 18.30 Kemer Antalya Varan 9-10 numara...
Çok film hareketler bunlar filminin 25. dakikası uyumaya başlayarak :) Hatırda sivrisinek sahnesi kaldı, Ziyolar :)