20 Şubat 2013 Çarşamba

Azra

Azra, minnoşumuz.

Yanımdan pek ayrılmıyor, kardeşiyle ilgili sık sık sorular soruyor, iş yaparken yardım ediyor, makyaj yaparken izliyor, tv izlerken yanıma uzanıyor, kitap okurken o da kitabını eline alıyor, ben birşeyler yazarken bakmışım o da defterini kalemlerini almış yanımda bir şeyler çiziyor...

-Fatoş abla kardeşim senin karnında çişini yaptığı için mi miden bulanıyor?
-Mmmm. Sanırım ondan Azracım. diyorum.


-Fatoş abla, şimdi sen gülüyorsun ya, kardeşimde gülüyor di mi?
-Evet, o da mutlu oluyor.
-O zaman sen hep gül tamam mı!


Koltukta oturuyorum yanıma geliyo, kolumun altına sokuluyo:

-Fatoş Abla ben seni çok seviyorum.
-Bende seni çok seviyorum Azracım.
-Ben hem burda mutluyum hem annemin evinde mutluyum
-:)

Üzerimi giyinirken/değiştirirken  soyunuyorum, yanımda oluyor, gelip bacağıma sarılıyor ve beni öpüyor. Eğilip bende ona sarılıyorum. Öyle tatlı ki.


Bir çocuk mutluysa o evin neşesi var! Bir çocuk sağlıklıysa o evin huzuru var.

Fotoğraf 2012_Ramazan Bayramı Tatili_


6 Şubat 2013 Çarşamba

Hamilelikte 13. Hafta

İÇİMDE İNSAN VAR

Hamilelik hakkında söylenenler daha önce bir kulağımdan girmiş diğerinden çıkmış sanki ve ben hiç bir hamile kadının halini anlayamamışım. Midem bulanıyor dediğinde nasıl olduğunu bilememişim mesela, nasıl uyuz bir bulantı olduğunu... Telaşlarını bilmemişim. Gelecek kaygılarını dinlemişim de algılayamamışım. Korkularından bahsederlerken gereksiz olduğunu bile düşünmüşüm. Çoğu tecrübenin kendisi başka söylentisi başka...

Hamilelikten önce hamilelik döneminin çok çok romantik bir dönem olduğunu sanırdım. Aman ne romantikmiş :) Mide bualntıları, kusmalar, baş ağrıları, bel ağrıları.. Şimdi henüz bir çocuğum olmadığı için yaşadığım şeyler ona değermiş diye düşünemiyorum.

Koca bir merak. Acaba ağzı nasıl, burnu nasıl? Ayaklarımı kurularken düşünüyorum; ayakları benim ayaklarıma mı benziyor babasınınkilere mi? Karakteri nasıl , kime benzeyecek ve elbette bizden öğrendiklerinden bağımsız bir karakteri olacak, işte o nasıl olacak?

Yarın kontrol var. İkili test zamanı geldi. Down sendromlu mu değil mi? Organları yerinde ve orantılı mı? Kısacası herşey yolunda mı testi... Aklımın bir kenarında korkular. Rüyama bile girdi. Doktora gitmişim, hani muayene koltuğu var ya ona oturmuşum, bayıltmışlar beni. Uyandığımda masanın üzerinde ameliyat aletleri, küçük bir kavanozun içinde benim bebeğim. Kızmış cinsiyeti. Üzülüyorum ve çok da sinirleniyorum. "Neden bana sormadan aldınız?" "O aslında hasta değil siz bilemediniz, henüz kesinleşen bir şey yoktu! Ben onun yaşamasını isteyecektim belki de!! Adıma karar veremezdiniz!!" diye bağırmadan ama sert sert doktora çıkışıyorum. Bebeğe bakıyorum, çok da güzelmiş canım benim diyorum... Kaygılanmamak mümkün  mü, kaygı nasıl sıfırlanır tekniği var mı bilmiyorum ama sanırım düşünceleri kovmakla başarabiliyorum ama bilinç altı al işte burdayım diyor rüyalarla...

Aman da karnımı seveyim, benim bebeğim mi geliyormuş ah ah ah! diyemiyorum, çünkü gece uykumdan bile mide bulantısıyla uyanıyorum.

Bazen birden çığlık atasım geliyo, kocaman bir mucize! İçimde insan var!!!!!!! İçimde insan var!!!! diye. İnanamıyorum. 20-25 gram ağırlığında bir insanın insülin salgıladığına inanamıyorum!